TEKNOLOJİNİN KADIN LİDERLERİ

“Teknoloji erkek işidir” önyargısına rağmen, bilişim sektöründe piramidin en üst basamağına kadar tırmanabilmeyi başarmış öncü kadınlar neler yaşadıklarını anlattı. Teknolojinin 41 kadın liderinden altın değerinde tavsiyeler…

ÜRÜN DİRİER, Para Dergisi

Türkiye’de bilişim sektöründe çalışan yaklaşık 250 bin kişinin yüzde 10’u kadın. Dünya ortalaması ise yüzde 19. En yüksek oran Hindistan ve Malezya’da. Türkiye’de STEM mezunlarının yüzde 37’si kadın. Bu oran ile Türkiye 41 ülke arasında birinci sırada yer alıyor. 2023 yılı için Türkiye’de yaklaşık 34 milyon toplam istihdamın yaklaşık 3 buçuk milyonunun STEM istihdamı olacağı öngörülüyor. Bu da kadın istihdamı anlamında önemli bir fırsat olduğu anlamına geliyor. Tarihte ilk yazılımcıların kadınlar olduğu gerçeğini göz önünde bulundurduğumuzda, “teknoloji erkek işidir” algısının kırılması hiç de zor değil. 1969 yılında Ay’a yapılan ilk yolculuğun programlarını yazan Margaret Hamilton’du. Sektörün başında yazılıma liderlik etmiş kadınlar ilerleyen yıllarda yerlerini erkeklere bıraktılar. Peki neden? Dünya genelinde yüksek teknoloji şirketlerinin danışma kurullarına baktığımızda yüzde 6,5’inin kadın, kalan yüzde 93,5’inin ise erkek olduğunu görüyoruz. Bilişim sektöründe tüm önyargılara rağmen erkekleri geride bırakarak tepe yönetime yükselmeyi başarmış kadınlar anlatıyor…

Zehra ÖNEY / Teknolojide Kadın Derneği Kurucu Başkanı
“Ar-Ge ortamı erkek DNA’sına göre tasarlanıyor”

Sadece ülkemizde değil tüm dünyada “teknoloji erkek işidir” algısı eskiye oranla biraz azalmış dahi olsa hala daha toplumsal bilinçte yerini koruyor. Çok basit bir örnekle konuya bakacak olursak; eski zamanlardaki teknolojik bir ürünün reklamına baktığımızda hep erkek çocuk, baba gibi figürlerin kullanıldığını görüyorduk. Bir bilgisayar oyunu tanıtılıyorsa hep erkek çocuklar üzerinden senaryo kuruluyordu. Günümüzde de bu algı çok fazla değişmiş değil maalesef. Teknoloji ve kadın kavramlarını henüz bir arada düşünemiyoruz. Fakat bu algının yıkılması ve bu sektörde insan çeşitliliğinin sağlanması için kadınların kendilerini geri çekmemeleri gerekmekte. Ve bu çeşitliliğin sadece yönetim, pazarlama gibi alanlarda değil işin mutfağı olarak tanımladığımız yazılım ve Ar-Ge alanlarında da sağlanması çok önemli. Halen daha kadınların teknoloji girişimlerine yatırı yapan fon sayısı az. Yatırım yapılsa bile ürün veya servis başarı sırasında yatırımcılardan gerekli ilgiyi görmüyor. Bir güven sorunu hala var. Sanki kadın bu alana uygun değil gibi bir bakış açısı hakim. Ar-ge ortamları erkek DNA’sına göre tasarlanıyor ve çalışma koşullarında kadının varlığını sürdürmesi hala çok zor. Bu alanda kadınların rol model olabilme şansı çok az iken bilişim teknolojilerinde hemen hemen kadının adı yok gibi. Kurumsal dünyada CTO oranlarına baktığımızda kadın teknik yöneticilerin azlığı da dikkat çekiyor. Bu alanda karar mercileri de genelde erkek yöneticilerden oluşuyor. Teknolojinin cinsiyeti var ve erkek. Dünyayı değiştiren dönüştüren girişlere baktığımızda kurucuları hep erkeklerden oluşuyor. Bu da kadınların bu sektörde motivasyonu olmadığını da gösteriyor. Çok yakın bir gelecekte 2025 ve sonrasında gelişecek yeni meslekler ve uzmanlık alanlarına baktığımızda 3 buçuk milyonluk bir istihdam açığı ile karşılaşacağız aşikar. Türkiye’yi global rekabette 2030-2050 yıllarında 11. ve 12. sıralara çıkarabilmek için teknolojide çalışan kişi sayısını 245 binden minimum 2 milyon seviyesine çıkarmak ve kadın sayısını da 24 binden 500 binlere çıkarmak yolunda çalışmalar yapmak büyük önem taşıyor.

Selen KOCABAŞ / Yönetim Kurulunda Kadın Derneği Yönetim Kurulu Üyesi
“Türkiye STEM mezununda 1. sırada”

Öncelikle kadın olmanın ötesinde birey olarak yeni dünya dinamiklerine, teknolojik dönüşüme adapte olmak şart. Malum küresel ekonomide gelişim ve kalkınma STEM+A (fen, teknoloji, mühendislik, matematik, sanat) ile mümkün. Teknoloji ve dijitalleşme ekonomiyi dönüştürüyor, böyle bir çağdayız. Başta verilere baktığımızda, kadınların teknolojiye ilgisi ve bu alanda çalışma oranları sektörün yükseldiği ilk 70’li yıllarda çok daha yüksek ve yükselerek ilerlerken 85 sonrası oran azalarak bugünkü oranlara geldi. Bu dünya erkek dünyası algısı ile, kadınlar genelde destek ve operatif rollere geçerek, üretim, geliştirme ve stratejik rolleri erkeklere bırakmışlar. Halbuki kadınlar detay hakimiyeti, empatik olması ve çoklu iş yapabilme kabiliyetleri ile teknoloji ve dijital dünyada bu yetkinlikeri ile çok daha fazla değer katıp erkek popülasyonunu tamamlayacaktır. Gelişmiş ekonomilerde teknolojide kadın oranı yüzde 30’larda iken bizde yüzde 13’lerde. Honeypot’un 2018’de yaptığı araştırmaya göre 41 ülke arasında ülkemiz STEM mezununda yüzde 37 ile birinci sırada, bu büyük fırsat. TÜSİAD&PWC’nin analizlerine göre, 2023 yılı için Türkiye’de yaklaşık 34 milyon toplam istihdamın yaklaşık 3 buçuk milyonunun STEM istihdamı olacağı, bu ihtiyacın karşılanmasında lisans ve yüksek lisans mezunları esas alındığında yaklaşık yüzde 31 açık olacağı öngörülmektedir. Yani pozisyonların yüzde 31’i şu günkü eğilimlerle devam edersek doldurulamayacak. Yüzde 31 dediğimiz rakam çok önemli bir oran, bu açığı kapatmamız, şu anki fırsat eşitsizliği ile mümkün değil. O nedenle topyekün STK’lar olarak, iş dünyası, kamu ve akademi hep birlikte bu taraftaki kadınlarımızın güçlenmesine odaklanmamız gerekiyor. Kadınları teknoloji sektörüne çekmek, teknoloji alanında okuyan ve çalışan kadının desteklenmesi ve iş hayatında karar alma mekanizmaları içerisinde yer alması ülkemiz ve global dünya için en büyük fırsat.

Gönül KAMALI / Yazılım Sanayicileri Derneği Başkanı
“Kadınların esneme özeliği zayıflık olarak algılanıyor”

Bir kadın olarak sadece teknoloji sektöründe değil, bütün sektörlerde güçlü olmanın çeşitli zorlukları var. En başta erkek egemen bir toplumda kadın çalışan olarak kendinizi kabul ettirmeniz oldukça zor. Bu sizin yetersizliğinizden kaynaklanmıyor elbette, iş gücündeki erkek egemenliğinin bir bakış açısı. Bu bakış açısı kırılmadığı sürece kadınların bu tür sorularla her zaman karşılaşacağı aşikar. Ancak kadınlarımız bütün bu zorlukların üstesinden kendilerine olan güvenle geldiler ve gelmeye de devam ediyorlar. Bazı mesleklerde kadınların avantajlı olduğu bir gerçek. Banka portföy yönetimi, satış ve pazarlama fonksiyonları, havayolu lojistik operasyonu, tekstil ve bunun gibi esneklik, yüksek stres ve sabır gerektiren pozisyonlarda kadınların nispeten daha başarılı olduğunu görmekteyiz. Hatta günümüzde kadının iş hayatındaki alanı giderek artıyor. Örneğin toplumun geniş kesimleri tarafından benzin istasyonundaki pompa görevlilerinin erkek olması gerektiği algısı varken, artık kadın pompa görevlileri olduğunu görüyoruz yakın zamanda kadın belediye otobüsü şöförleri göreve başladılar. Benzer durum teknoloji sektöründe de var. Ancak istatistikler gösteriyor ki, kadınlar bütün iş kollarında başarılı oluyor. Hatta bazı iş kollarında erkeklerden daha başarılı olduklarını söylemek bile mümkün. Kadınların hissetme, sabır gösterme, esneme özellikleri zayıflık olarak algılanıp erkeksi, kavgacı, yüksek rekabetçi kişileri öne çıkarabiliyorlar. Bu konuda üst düzey yöneticiler bakış açılarını mutlaka değiştirmeli ve empati yeteneklerini artırmalı diye düşünüyorum. Ben aldığım eğitim ve sahip olduğum aile kültürü nedeniyle mesleğimde kendimi kadın olarak hiç ayrıştırmadım. Ben okurken bilgisayar mühendisliğindeki kadın oranı altıda birdi. Meslek hayatımda da pek çok defa kocaman bir toplantı salonunda Türkiye’de veya yurtdışında kendimi tek kadın olarak bulduğum zamanlar hiç de az olmadı. Bu durumu avantaj veya dezavantaj olarak algılamak kişinin elinde. Ben genellikle avantaj olarak algıladım ve en çok ve en önce konuşan hep ben oldum. Başarı daima net sonuçlara ulaşmak ile geliyor.

K. Erman KARACA / Türkiye Bilişim Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
“Tarihte ilk yazılımcılar kadındı”

TÜBİSAD raporlarında yer alan bilişim sektör istihdam rakamlarına göre kadın çalışan oranı yüzde 32 seviyesinde bulunuyor ve bu yönüyle yetersiz. Yönetici pozisyonlarında bu oran maalesef daha da az. Birleşmiş Milletler Organizasyon’unun kadınların aleyhine olan bu durumun 2030 yılında dengeleneceğini beklemesine karşın bugün S&P 500 şirketleri ve büyük teknoloji şirketlerinin orta seviye yönetim pozisyonlarının sadece yüzde 25’i kadın yöneticilerden oluşuyor. TÜBİSAD olarak yönetim kurulumuzda özellikle bu dönemde kadın üye sayımızı en yüksek orana taşıyarak bu alandaki farkındalığı yükseltmeyi amaçladık. TÜBİSAD’ın ilk kadın başkanı olarak en temel dileğim gelecekte sektörümüzde kadın sayısının artmasıdır. Ekonomide kaldıraç etkisi ile en fazla değer yaratan teknoloji sektörü, istihdam alanındaki kadın-erkek çalışan dengesizliğini kırabilecek çok önemli bir sektör. Teknoloji sektöründe liderlik pozisyonundaki kadınların az olmasının da, sektörden bağımsız olarak, sektörün liderlik pozisyonları için erkek adaylara daha meyilli olması ve sektörün erkek egemen olması gibi sistemik temelleri olduğu söylenebilir. Oysa tarihte ilk yazılımcılar kadındı. 19. yüzyılda yaşamış İngiliz Kontes Ada Lovelace, ilk algoritmayı yazan kişi olarak kabul edilir. Hollywood yıldızı Hedy Lamarr’ın, 1942 yılında torpidoları yönlendirmek için geliştirip patentini aldığı şifreli iletişim protokolü, 1990’larda uydu telefonundan cep telefonuna, Bluetooth’a kadar tüm mobil iletişim altyapısını oluşturdu. 1946 yılında Pennsylvania Üniversitesi’nde geliştirilen ilk ticari bilgisayar ENIAC’ın yazılımcıları kadındı. 1959 yılında COBOL programlama dilinin geliştirilmesini sağlayan Grace Hopper yazılımın babaannesi olarak kabul edilir. 1969 yılında Ay’a yapılan ilk yolculuğun programlarını yazan Margaret Hamilton’du. Sektörün başında yazılıma liderlik etmiş kadınlar ilerleyen yıllarda yerlerini erkeklere bıraktılar.

Çiğdem KAYALI / Microsoft Orta Doğu ve Afrika Grup Direktörü
“Teknolojinin kadın liderleri yarışmasını başlattık”

Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliğinde okurken 50 öğrenciden 5’i kızdı. Aradan 25 sene geçti, bugünkü istatistiklere bakınca yıllar içinde rakamların çok değişmediğini görüyorum. Bilgisayar mühendisliğinde yüzde 15, Bilim, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik (STEM) alanında yüzde 37.11 oranında kız öğrenci mezun oluyor. Dijital geleceğe hazır güçlü bir Türkiye için teknolojide erkek işi ön yargısını kaldırmalıyız. Teknoloji sektöründe kadınlar daha çok satış ve pazarlama rollerinde çalışmayı tercih ediyor. Teknik konularda çalışan, danışmanlık veren, yazılım geliştiren kadın sayısı ise oldukça sınırlı. Bu yüzden kadın çalışanların ve kadın girişimcilerin cesareti kırılıyor. Bunun en temel nedeni, maalesef toplumun teknik ve teknolojik alanlara erkek işi olarak bakması. Microsoft olarak ön yargıları aşmak ve kadının toplumdaki konumuna destek olmak hedefiyle, Türkiye’de teknoloji alanında başarı hikayeleri yaratan kadınları ortaya çıkarmak için yola çıktık. 2016’da başlattığımız Teknolojinin Kadın Liderleri yarışması, öğrencilerinden profesyonel yöneticilere kadar her yaş ve meslek grubundan kadınların katılımıyla birbirinden özel başarı hikayelerinin gün yüzüne çıkmasını sağlıyor. Ödül verdiğimiz kategorilerle teknolojide kadınların neler başarabildiğini gösteriyoruz ve yeni projelere, kadınlara, kadın girişimciliğine ilham veriyoruz. Bir yandan da teknolojinin yalnızca erkek işi olduğu algısının değişmesine katkı sunuyoruz. Kadınlara tavsiyem daha cesur olun. Kadınlar olarak mükemmeliyetçiyiz, erkekler ise çok daha cesur. Araştırmalar gösteriyor ki şirkette bir pozisyon açılınca erkekler yüzde 60 hazırsa başvuruyor, biz kadınlar ise yüzde 100 emin olmadan başvurmuyoruz. Sınırlarımızı zorlamalı, fırsatların peşinden koşmalı, risk almaktan korkmamalıyız. Kadınlar olarak birbirimize destek olalım, birlikte daha güçlüyüz. Her şey ‘Ben yaptım, sen de yapabilirsin’ demekle başlıyor. Türkiye’nin daha ileri gitmesi, teknoloji ile kalkınması, genç kızların ve kadınların güçlenmesi için kadın erkek el ele çalışalım.

Özlem KALKAN / SabancıDx Ürün Yönetimi ve Satış Genel Müdür Yardımcısı
“Kadınlar en çok ciddiye alınmak konusunda zorluk yaşıyor”

Maalesef, sektörde kalıplaşmış bazı algılar var ve bunları aşmak için zamana ihtiyacımız var. Teknik kadrolarda kadın çalışan oranı hala çok düşük, örneğin kadın yazılımcı sayısı sektörde çok az. Siber güvenlik ve robotik süreç otomasyonu gibi alanlarda ise bu sayı daha da azalıyor. Şu an bulunduğumuz zorlu süreçte, belirli kazanımlar elde etmemiz için mücadeleye dört elle sarılmamız gerektiğini düşünüyorum. Yapılan araştırmalara göre, teknoloji sektöründe kadınların en çok zorluk çektiği alan yüzde 63 ile ciddiye alınmak olduğu ortaya konulmuş. Açıkçası bu konu, benim de kariyerimde ilerlerken çektiğim zorluklar arasında yer alıyor. Senelerdir erkekler tarafından yönetilen insanlar kadın yönetici ile tanıştıklarında duruma adapte olmakta zorlanabiliyor. Bu durumda biz kadınlar daha çok eril enerjiye odaklanmaya ve erkekler gibi hareket etmeye başlıyoruz ki, bu davranış biçimi çeşitlilik ve verimlilik açısından doğru bir hareket olmayabilir. Yine tüm diğer sektörlerde olduğu gibi teknoloji sektöründe de, üst düzey yönetici pozisyonlarında açık ara erkek egemenliği söz konusu. Üzerimizde oluşan azınlık psikolojisi hem söylemlerimizi hem de etkimizi maalesef etkiliyor. Yaşadığım bir diğer zorluk da, sektörde rol model alacağım kişi sayısının sınırlı olması. Bir şirkete katıldığım zaman öncelikli olarak, yönetim kadrosunda bir kadın görmeyi arzu ederim. Yönetimde bir kadın görmek bana “ben de orada olabilirim” hissiyatı sağlarken ve şirkete olan bağlılığım ve çalışma motivasyonumu da artırır. Aynı zamanda, kişinin geçtiği yolların benim için güzel bir yol haritası olduğunu düşünürüm. Türkiye her geçen gün iş hayatındaki kadın sayısını artıran bir ülke. Bu durum teknoloji sektörüne de yansıdı. Günümüzde sektördeki kadın oranı yeterli olmasa da her geçen gün artıyor. Bu oranın hala yüksek diyebileceğimiz bir seviyeye ulaşmamasının sebebi şirketlerin alım politikalarından ziyade kadınlara sunulan imkanların kısıtlı olmasından kaynaklanıyor.

Derya İREN / Siemens Türkiye Dijitalizasyon ve Endüstri 4.0 Pazarlama Yöneticisi
“Dünyanın kutbu erilden dişile dönüyor”

Fortune 500 listesindeki şirketlerin sadece 14’ünün CEO’su kadın. Özellikle teknik alanlarda kadınların işi daha da zorlaşıyor. Kendinizi kabul ettirmeniz için maalesef mücadele etmeniz, kendinizi son derece donanımlı hale getirmeniz, işinizde en iyi olmanız ve yeri geldiğinde iki kat fazla çalışmanız gerekiyor. Geçmiş sanayi devrimleri ile beden gücünü makinelere devrettiğimiz dünyada, dijital dönüşümle birlikte zihin gücümüzü de gittikçe makinelere devrediyoruz. Yapay zeka, makine öğrenmesi ve derin öğrenme gibi kavramlarla uzmanlıkların yok olacağı bir gelecekten bahsediyoruz. Uzmanlık dediğimiz şey tecrübe ve tekrarlarla öğrenmekten ibaret aslında ve büyük veri tam olarak makineler için buna imkan sağlıyor. Bizlerin işi ise inovasyon, geliştirme, yaratma ve yenilik olacak. Geçmişte iş dünyasında eril özelliklerimizi kullanarak başarılı olabiliyorken, gittikçe dişil özelliklerin ön plana çıktığını görüyoruz. Dünyanın kutbu erilden dişile dönüyor, dönmek zorunda. Çünkü dünyanın rekabet ve kavga yerine sorunlara çözüm bulmaya, topluma çevreye dokunan, insanlığa faydalı yaklaşımlara daha fazla ihtiyacı var. Teknoloji temelli insanlığa faydalı çözümlerin artması gerekiyor. Bu sebeple kadınların teknoloji alanında daha çok varlık göstermeleri şart. Bence her insan için çok önemli olan duruş, kadınlar için çok daha önemli. Hayata karşı, insanlara karşı, olaylara karşı bir duruş sergilemek, bana kalırsa kimliğinizi hayata geçirebilmenin en önemli yolu. Değerlerinizi eğilip bükülmeden yaşamak adına olmazsa olmaz. Biz kadınlar öncelikle kendimizi sevmeyi ve kabul etmeyi öğrenmeliyiz. Bizlerin hayatta daha akışkan olduğunu düşünüyorum. Bu zaman zaman avantaj getirse de bir yerden sonra kendinizden vazgeçme noktasına gelebiliyor. Sınırlarınızı korumayı öğrendiğinizde ve kim olduğunuzdan taviz vermediğiniz bir hayat yaşadığınızda, etrafınızdakiler de size saygı duymaya ve sınırlarınızı ihlal etmemeye başlıyor.

Bilgen ALDAN / Mynet CEO’su
“Erkek kulübünün içine girmek zor”

Teknoloji dünyasında kullanılan yenilikleri takip etme, merak, eğitime açıklık, takım oyununa uyum, detaylı ilerleme, pratik düşünce gibi birçok yetkinlik kadınlarda en az erkekler kadar hatta daha fazla bulunuyor. Kadınlar için sorun aslında yetkinlikte değil “networkte”. Bu durum diğer sektörler için de geçerli, fakat teknoloji sektörü daha ‘erkek kulübü’ olduğu için içine girmek zorlaşabiliyor. Mühendislik eğitiminden itibaren genelde erkeklerin rağbet ettiği bir alan olduğu için öncelikle kızların yapabileceklerini bilmeleri lazım. Sonrasında da öncelikle teknolojide üst düzeye gelen bizim gibi kadınların onların önlerini açması lazım. Ben zamanla bu dengenin kurulacağına inanıyorum. Örneğin; mobil oyunlara bakarsak tüketicisinin yarıdan fazlası kadın oldu artık. Üretici tarafında da zamanla bu dengeyi oturtmamız lazım. Ben teknoloji direktörünün hem doğasının, lokasyon bağımsızlığının hem de yetkinliklerinin kadınlara çok uygun olduğuna inanıyorum. Dünya Ekonomik Forumu Küresel Cinsiyet Uçurumu raporuna göre, bilgi teknolojileri alt sektörü, kadın istihdamı konusunda uçurumun en büyük olduğu sektörler arasında yer alıyor. Amerikalı diplomat, politikacı ve aktivist Eleanor Roosevelt’in, “Yapamayacağınızı düşündüğünüz şeyi yapmalısınız” sözünü çok severim. Bir kadının yönetici olarak başarılı olabilmesi için zorluklar karşısında dirayet göstermesi ve kararlı davranması çok önemli. Zira bu, pek çok kez test edilecektir. Ben, kariyerimin genelinde fen/mühendislik eğitimimi, kadınlıktan gelen güçlü yönlerle dengelemeye çalışıyorum. Yani cinsiyetimden uzaklaşmak yerine onun özelliklerini parlatıyorum: Dengeleyebilme, pratiklik, empati gibi. Zorlukların çoğunda kadın olmanın getirdiği avantajı kullanıyorum diyebilirim. Bunun üstüne yapılması gereken de çok çalışmak. Çünkü fark yaratmak için kadınların daha çok çalışması gerekiyor.

Meltem Bakiler ŞAHİN / Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı
“Bir baba olsaydım bu soruyu sorar mıydınız?”

Öncelikle iş dünyasında insanları kadın-erkek diye sınıflandırmanın doğru olmadığını düşünüyorum. Bu nedenle, kişisel deneyimimde de kendimi hiçbir zaman kadın ve erkek diye sınıflandırılmış olarak görmedim. Bu, kariyerimde çok önemli bir etki yarattı. Bu konuda kişisel bir anektodum da var. Katıldığım bir konferansta, liseli bir öğrenci, “İki çocuk annesi olarak aile hayatı ile kariyerinizi bir arada götürmek zorlu olmuyor mu?” diye sordu. Hayatı nasıl ele aldığımı anlamak istiyordu. “Bir baba olsaydım bana bu soruyu sorar mıydınız?” dedim, salonda derin bir sessizlik oldu. Birbirimize tam olarak söylememiz gereken bu. Deloitte’un Türkiye Bilişim Sanayicileri Derneği ile birlikte hazırladığı “Teknoloji Sektöründe Kadın 2018” raporuna göre bu sektörde faaliyet gösteren kadınlar, liderlik seviyesinde temsiliyetinin yetersiz olduğunu düşünüyor. Teknoloji sektöründe kadın lider sayısı az diyenlerin oranı yüzde 67 iken, bu oran finans sektörü için yüzde 70, enerji için yüzde 81, otomotiv sektörü için ise yüzde 85’ler seviyesinde. Yani kadınlar bu sektörlerde hemcinslerinin sayısının artmasını istiyor. Peki bu algı değişir mi? Elbette değişir, değişiyor. Kadın ve erkeklerin iş hayatında, yönetim kurullarında, yan masalarında diğer bir kadına yer açmalarının, daha iyi iş sonuçları elde edebilmeleri için diğer kadınları motive etmelerinin, rol model olmalarının herkesin hayatını kolaylaştıracağına inanıyorum. Diğer taraftan iş hayatında başarıya ulaşmış kadınların da, nasıl fark yarattıklarını, öne çıktıklarını, nerelerde diğer kadınlar için, başarı için ayak izleri bıraktıklarını; gür bir sesle anlatmaları gerektiğini düşünüyorum. Telekom sektöründe kadın çalışan oranı yüzde 23 iken, Vodafone’da bu oran yüzde 42,6, yani sektörün yaklaşık iki katı. Kadınların değiştirme ve dönüştürme gücünün, iş dünyasında müthiş farklar yarattığına inanıyoruz.

Özlem FİDANCI / Philips Ortadoğu ve Türkiye CEO’su
“Savunmada kalarak hedefe ulaşamazsınız”

Kariyerim boyunca kadın olmanın herhangi bir dezavantaj oluşturabileceğine inanmadım ya da bulunduğum ortamlarda kadın olmamdan dolayı farklı hissetmedim. Açıkçası farklı cinsiyet temsilinin sektörlerle bağlantılı olmadığına inanıyorum. Teknoloji, bağlantıları kurarak, çözümleri daha etkili hale getirip verimliliği artırıyor ve bunlar kadınların güçlü yanları ile birebir uyumlu. Teknoloji, kadınların iş yaşamında giderek daha çok tercih ettiği alanlardan biri ve ülkemizin de kendini bu alanda yetiştirmiş kadınlar için umut vadettiğine inanıyorum. Kariyerimin farklı aşamalarında ben de bazı zorluklarla karşılaştım. Karşı cinsten çalışma arkadaşlarımın zaman zaman muhtemel bir terfi için kendi cinslerini daha uygun bulmalarına ve bunun için sebepler üretmelerine şahit oldum. Bu inanışlar bana hep enteresan gelmiştir ama bunların hiç birini ciddiye almadım. Çünkü başarmak için kendi özgün stratejiniz olması gerektiğine inanıyorum, başkalarının oyununa dahil olup savunmada kalarak hedefinize ulaşamazsınız. Kadınların bu sektörde daha çok varlık gösterebilmesi için şirketlere büyük görevler düşüyor. Sağlık teknolojileri alanında hizmet veren bir şirketin yöneticisi olarak, kadın iş gücüne büyük önem verdiğimizi ve kurumumuz bünyesinde bununla ilgili pek çok çalışmayı hayata geçirdiğimizi de söylemek isterim. Philips Türkiye’de çalışanlarımızın yüzde 37’si, yönetim kurulumuzun ise yüzde 71’i kadın. Philips olarak bu bilinçle hareket ederek 2019 yılında Orta Doğu – Türkiye bölgesi dahilinde 25 kadın çalışanımız için “Women Leadership” programını gerçekleştirdik. Beş aya yayılan, çok yönlü tasarlanan bu gelişim programı, kadın çalışanlarımızın kariyerlerinde emin adımlarla ilerlemeleri için önemli bir destek oldu. Bunun dışında ben elimden geldiğince erkek ve kadın genç yeteneklerimize hem koçluk yapıyorum.

Filiz AKDEDE / HP Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Geniş Formatlı Yazıcılar Satış Yöneticisi
“Kendi network’ümüzü oluşturmamız gerek”

Kadınların ne yapmak istiyorlarsa ve hangi alanda ilerlemek istiyorlarsa cesaretle o kapıları açmaları, hiçbir yerden onay beklemeden hiçbir çatlak sese kulak vermeden özgürce ilerlemesi gerekiyor. Peki bu neden zor? Çocukluğumuzdan itibaren bize yakıştırılan rollerden çıkmakta zorlandığımız için zor. “Sevilen, beğenilen, anlayış gösteren, fedakarlık eden, onay bekleyen, kibar olan, hakkı elinde alınsa bile zerafeti elden bırakmayan” bir kalıbın içine hapsedilmeye çalıştığımız için zor. Hakkımızı savunduğumuzda, rekabetçi olduğumuzda, kazanmak için oynadığımızda, ısrarcı olduğumuzda eleştirilere maruz kaldığımız için zor. Hemen hemen her yerde kadınların üst düzey pozisyonlara gelmek için eşdeğer yeteneğe ve deneyime sahip erkek meslektaşlarına göre daha çok emek harcaması gerekiyor. Yönetim kurullarında kadınların yer aldığı firmaların sağlıklı karar mekanizmaları sayesinde hem daha hızlı büyüdüğü hem de sürdürülebilirlik, eğitim, eşitlik gibi konulara daha fazla odaklanarak toplumsal fayda sağlayabildiğini gösteren pek çok araştırma mevcut. Teknoloji alanında ve diğer alanlarda kadınların üst pozisyonlara gelebilmesi için öncelikle bu pozisyonları hedeflemesi gerekiyor. Araştırmalar kadınların orta kademeleri hedeflediğini ve olası uygun pozisyonlara yüzde 100 uygun olmadıklarını düşündükleri durumlarda başvurmadıklarını gösteriyor. Küçük yenilgilerde pes etmeden, taraflı bakış açılarına yenilmeden ve motivasyonumuzu kaybetmeden ilerlemeliyiz. Kendi network’ümüzü oluşturmamız, birbirimize destek olma fırsatlarını da kaçırmamamız gerek. Bilim, mühendislik, matematik ve teknoloji alanlarında eğitim gören ve başarıyla üniversitelerden mezun olan kadınların sayısı erkeklerle eşit. Yola devam edip bu alanlarda güzel örnekler oluşturmaya devam ederek her türlü önyargıyı kıracağımızı düşünüyorum.

Didem DURU / Cisco Türkiye Genel Müdürü
“Türkiye’de teknolojide çalışan kadın oranı yüzde 10”

İş hayatımda da özel hayatımda da hiçbir olumsuz duruma, “Kadın olduğum için bunu yaşıyorum” şeklinde yaklaşmıyorum. “Elimden gelenin en iyisini yaptım mı, daha farklı ne yapabilirim, bu durumu nasıl iyileştirebilirim” düşüncesi ile yaklaşıyorum. İlk seferinde olmazsa yöntemimi biraz daha farklılaştırarak yeniden deniyorum. Ve sanırım sonunda mutlaka bir çıkar yol buluyorum. Pozitif ayrımcılık, bazen kadının hak etmese de sırf cinsiyeti nedeniyle profesyonel hayatta tercih edilmesi gibi algılanıyor. Aslında bu doğru bir algı değil. 2 denk aday söz konusu olduğunda ve ikisi de işi almak için gerekli özelliklere sahipse, kadının tercih edilmesi olarak düşünülmeli. Türkiye’de teknoloji alanında çalışan kadın oranı yüzde 10 civarındayken dünyada bu oran ortalama yüzde 19. Özellikle Doğu ve Kuzey Avrupa ile İskandinav ülkelerinin, teknolojide istihdam edilen kadın oranı konusunda başı çektiğini görüyoruz. Komşumuz Bulgaristan’da bu oran yüzde 30, Baltık ülkelerinden Letonya’da yüzde 25, Finlandiya’da ise yüzde 22. Teknoloji denince akla gelen ilk ülkelerden olan Japonya’da ise bu oran sadece yüzde 13’lerde. Siber güvenlik, yapay zeka, nesnelerin interneti, makine öğrenimi gibi meslek dallarında yetişmiş eleman ihtiyacı ve açığı giderek artarken, Türkiye’nin dijital çağda rekabetçi kalabilmesinin yolu da bu çağın taleplerine cevap verebilecek yetkinlikte insanlar yetiştirmekten geçiyor. Bu anlamda, teknoloji alanında eğitim almış genç kızlarımızın kariyer tercihlerini de teknolojiden yana kullanmalarını sağlamak büyük önem kazanıyor. Teknoloji sektörünü kadınlar için çekici hale getirmek adına, tasarladığı kod ile insanoğlunun Ay’a inmesini sağlayan ve “yazılım mühendisliği” konseptinin mucidi kabul edilen Margaret Hamilton gibi yeni kadın rol modellere ihtiyacı var. Bu da ancak gençleri, bu alanda bir kariyer kurmaya yönlendirici stratejiler geliştirmekle mümkün olabilir.

Elif GÜRDAL / Dassault Systèmes Türkiye Ülke Müdürü
“Teknolojideki cinsiyet eşitsizliği diğer sektörlerden fazla”

Üniversitede Bilgisayar Mühendisliği bölümünde okumaya başladığımda bu alan genç kadınlar arasında çok da popüler değildi. Fakat zaman içinde sevinerek görüyorum ki teknoloji sektörü işyerinde çeşitliliği en çok destekleyen sektörlerden birisi oldu. Kariyerim süresince Oracle, HP ve Dassault Systèmes gibi teknoloji devlerinde çalışma fırsatı buldum. Bu sayede kendilerinden çok şey öğrendiğim seçkin kadın liderlerle de birlikte çalışma fırsatı yakaladım. Bu nedenle kendimi hep çok şanslı hissettim. Teknoloji sektöründe çalışmanın başka bir sektörde kadın olarak çalışmaktan daha zor olduğunu düşünmüyorum. Teknoloji sektöründe kadın lider sayısındaki azlığı yaratan nedenlere baktığımızda bunların sadece teknoloji sektöre özgü olmadığını, aynı zamanda genç kadınların bilime, teknolojiye, mühendislik ve matematiğe (STEM) katılımının yeterince özendirilmemesi, rol model eksikliği ve genel olarak liderlik pozisyonları için erkekleri seçme eğilimi gibi temel sorunların karşımıza çıktığını görüyoruz. Türkiye, kadın işgücünün teknolojiye katılımı söz konusu olduğunda, dünya çapındaki istatistiklerle de tutarlılık gösteriyor. Teknolojideki cinsiyet eşitsizliği diğer sektörlerden daha fazla. Bizim de bu noktaya odaklanmamız gerekiyor. Teknoloji alanına daha fazla kadının katılmasını sağlamak için önümüzde yapılması gereken birçok şey var. Genç kadınlar için teknolojiyi erken yaşlarda çekici hale getirmemiz, daha fazla kadın rol modele sahip olmamız ve cinsiyet ayrımcılığına karşı mücadele etmemiz gerekiyor. Dassault Systèmes olarak her iş birimimizde olduğu gibi Ar-Ge, pazarlama ve satış gibi alanlarda güçlü kadın liderlere sahibiz. Organizasyonumuzda kadınlar için özel programlar uyguluyor, koçluk ve mentorluk programları sunuyoruz. Ayrıca, Türkiye’de teknoloji sektörünü gençlere tanıtmak için FRC (First Robotic Competition) gibi yerel inisiyatiflerde de olabildiğince yer almaya çalışıyoruz.

Rina Onur ŞİRİNOĞLU / 500 istanbul Kurucu Ortak
“Kadın girişimciliğinde 4. sıradayız”

Benim hem teknoloji girişimciliğinde hem yatırımcılığında, şahsi olarak en büyük emellerimden biri “kadın olarak” hiçbir şeyin daha zor olmadığı bir dünya ve ekosistem yaratabilmek adına üzerime düşeni yapmaktı. Hatta girişimci olduğum dönemlerde “kadın lider” olmamla ilgili sorular bana yönlendirildiğinde ister istemez sinirlenir ve işimden, teknolojimizin üstünlüğünden, nasıl pazar lideri olduğumuzdan bahsedelim diye düşünürdüm. Fakat teknoloji dünyasındaki kadın-erkek eşitsizliği soruları o kadar çok gelmeye başladı ki, durup gerçekten global seviyede bir epidemikle karşı karşıya olduğumuzu kabul etmek durumunda kaldım. Kadın olarak, herkesten daha fazla çalışmaya, daha fazla çabalamaya ve eleştirilmeye o kadar alışmıştım ki, belki de kendime olası güçlükleri deneyimlemek için alan bile bırakmamıştım. Türkiye’de son 9 senede kurulan teknoloji girişimlerinin yüzde 16’sında kadın girişimciler yer aldı. Türkiye bu ortalama ile Çek Cumhuriyeti, İtalya ve Portekiz’den sonra Avrupa’daki en yüksek orana sahip dördüncü ülke. Aslında dünyaya baktığımızda bu konuda Türkiye olarak çok geride kalmış sayılmayız. Yapmamız gereken, bu ekosistemi global seviyede bulduğumuzdan daha iyi bir seviyede bırakmak olmalı. İş ortamında kadın-erkek eşitliği başta olmak üzere, her türlü çeşitlilik ve temsil edilebilme lüksü hem ekosistemin sürdürülebilirliği, hem de projelerin uluslararası başarısı için elzem. Sektördeki kadınların “Hayır”ı cevap olarak kabul etmedikleri, inandıklarının peşinden gidip, hak ettikleri pozisyonları ve terfileri alabilmek adına daha fazla talepkar olmak zorunda oldukları bir dönem var önlerinde. Çalışkan kadının “işkolik” olmadığı, tutkuyla yönetenin “histerik” olarak adledilmediği, tuttuğunu koparmak için çabalayanın ise “hırçın” olarak damgalanmadığı bir çalışma ortamını tek taraflı yaratmamız mümkün değil. Bunun için hem kadının, hem erkeğin desteğine ihtiyacımız var.

Özlem KESTİOĞLU / SAP SEFA Bölgesi Müşteri Deneyimi Lideri
“Yanlış kalıplar terfilerde de sıkıntıya yol açıyor”

Söz konusu teknoloji olduğunda maalesef hala bilinçaltına yerleşmiş bazı kalıplar ve ön yargılar var. Örneğin siber güvenlik uzmanı, yazılımcı veya teknisyen gibi ifadeler kullanıldığında insanların aklına ilk gelen imge erkek figürü. Yanlış şekilde yerleşmiş bu ön yargılar zamanla sektörün kendisine de yayılabiliyor. İş başvuruları dışında bu yanlış kalıplar terfilerde de sıkıntılara neden olabilecek bir durum. Tüm bu ön yargıları yıkarak teknoloji dünyasında ihtiyaç duyulan nitelikli ve kalifiyeli kişiler yetiştirmek gerekiyor. Bunun da başlıca yolu kurumların kendi içerisinde cinsiyetten bağımsız adil rekabet ortamı yaratmalarından geçiyor. Örneğin SAP Türkiye’de kadın ve erkek adayların işe alımlarda ve şirket içi yedekleme planlarımızda aynı oranda temsil edilmesine dikkat ediyoruz. Tüm çalışanlarımızı uzaktan erişimli veya sınıf içi eğitimlerle, koçlukla, mentorlukla, rotasyonla geliştiriyor; uzmanlık alanlarının dışında projelerde görev almalarını sağlayarak deneyimlerini artırıyoruz. İsteyen kadın çalışanlarımızı ek olarak 1 yıllık kariyer gelişim programımızla destekliyoruz. SAP Türkiye’de kadın çalışan oranımızın yüzde 45, kadın yönetici oranımızın yüzde 44, Y kuşağı çalışan oranımızın ise yüzde 56. olduğunu söylemekten de mutluluk duyuyorum. Ülkemizde özellikle teknoloji sektörüne baktığımızda üst pozisyonlarda cinsiyet eşitliği önünde daha fazla bariyer olduğunu söyleyebiliriz. Genel olarak kadınların, kişisel gelişimlerini sürdürürken karşılarına çıkabilecek fırsatları iyi değerlendirip öncelikle cesur ve talepkar olmaları gerekiyor, önce biz kendimize inanmalıyız. Genellikle erkek egemen sektörlerde kadınların bir adım öne çıkıp kararlı ve güvenli şekilde “yapabilirim” diyebilmesi özellikle üst düzey pozisyonlarda daha az oluyor, bunu yıkmamız gerek. Kadınlar kendilerine has bakış açılarını çalıştıkları kurumlarda somut projelere dökerek büyük fark yaratabilir.

Işıl YALÇIN / Ericsson Türkiye Genel Müdürü
“Kadınlar karmaşık işlerin içinden kolay çıkabiliyor”

Kadınların erkeklere göre daha güçlü organizasyon becerisine sahip olmasının yanı sıra yaratıcı, sosyal ve duygusal zekalarının daha yüksek olduğu bilinen bir gerçek. Bu durum da, kadınların hem iş yürütme hem de karar alma süreçlerine olumlu bir katkı sağlıyor. Aynı zamanda empati gücü yüksek kadınlar, ekip yönetimi ve çalışan ilişkileri konularında erkeklere oranla daha pozitif ve yapıcı ilişkiler yürütebiliyor. Deloitte ve TÜBİSAD’ın 486 beyaz yaka kadının katılımı ile gerçekleştirdiği ‘’Teknoloji Sektöründe Kadın 2018’’ raporunda kadınların yüzde 67’sinin teknoloji sektöründe liderlik seviyesinde yetersiz temsil edildiklerini düşündüğü belirtiliyor. Aynı araştırmada, üniversite tercihi yapan kadınların yüzde 76’sı üniversitede teknoloji bağlantılı bir bölüm seçmekte tereddüt etmezken, iş yaşamında yer alan kadınların yüzde 46’sı uygun ortam sağlanamamasından dolayı kadın olmanın dezavantaj olduğunu savunuyor. Günün sonunda bu tablo, kadınların yeterli oranda istihdam edilememesi ile sonuçlanıyor. Bir kadının genel olarak iş yaşamında başarılı olabilmesi için öncelikle kendine güvenmesi, doğru bildiğini savunması, kararlı ve cesur adımlar atması gerekiyor. Burada sadece kadınların değil toplumun da farkındalığını yükselterek kadınların yüksek potansiyelini ve iş yaşamındaki başarısını objektif bir şekilde değerlendirmesi gerekiyor. Bu anlamda daha fazla kadının yönetim kademelerinde yer alması, yönetimde söz sahibi olması ve toplumsal hayattaki erkek egemen yönetici algısının kesinlikle kırılması gerektiği inancındayım. Bir şirkette her kademeden farklı fikirler çıkarsa o şirket başarılı olur, bunun için çeşitlilik şart, kadın ve erkek bu çeşitliliğin sadece bir örneği. Karmaşık işlerin içinden kolayca çıkabilen kadınlar, 5G, IoT, dijitalizasyon derken her gün daha da karmaşık hale gelen teknoloji dünyamızda daha fazla yer alacağına inanıyorum.

Çağla Gül ŞENKARDEŞ / MenaPay CEO’su
“Rol model olacak kadın lider sayısı az”

Dünya Ekonomik Forumu Küresel Cinsiyet Uçurumu raporuna göre teknoloji kadın istihdamı konusunda uçurumun en büyük olduğu sektörler arasında. Örneğin, yüzde 27 kadın çalışan oranı ile dünyada yazılım ve bilişim teknolojileri sektörü kapsayıcılığın en düşük olduğu sektörlerden biri. Son yıllarda önemli bir artış olsa da kadın lider oranı ise yüzde 20’nin altında bir oran ile en alt sıralarda bulunuyor. Her ne kadar mesleklerin ve sektörlerin cinsiyeti olmaması gerekse de bugün maalesef toplumsal cinsiyet algısı sektörlere taşınıyor. Bu algı nedeni ile belki de sorunuzun yanıtı teknoloji sektöründe bir kadın olarak farklı kademelerde de olsa liderlik rollerinde güçlenmek zor olabiliyor. Mühendislerden bahsederken “kadın mühendis” çok fazla kullanılan bir tanım. Bu şekilde bir iletişim “mühendislik” mesleğini her seferinde erkek cinsiyet ile özdeşleştiriyor ve bu toplumsal algıyı her seferinde yeniden üretiyor. Bunların yanı sıra teknoloji sektörünün erkek egemen olması konusundaki yargı tekrar tekrar üretildiğinden kadınların networking konusunda sıkıntı çekiyor olması bir diğer nokta. Bunlara ek olarak üst düzey yöneticilerin genellikle erkek olması nedeniyle birçok firmanın yine bu roller için de erkek çalışanları tercih etmeleri ise karşılaştığımız bir diğer problem. Sonuç olarak kadınların profesyonel yaşamda karşılaştığı problemleri ikiye ayırabiliriz. Biri toplumsal kabullenmelerden kaynaklanan önyargılar, diğeri ise bu önyargıların beraberin getirdiği ayrımcılıklar ve eşitsizlikler. Sektörde diğer kadınlara rol model olacak kadın liderlerin sayısı az. Önemli olan sayının az olması değil bence, bu kadın liderlerin görünürlüğünün de az olması. Sektörde önemi yadsınamayacak ve benim çok önem verdiğim bir faktör de, güçlü bir duruş sergilememiz gerekliliği. Güçlü bir duruş derken kastettiğim ise prensiplerinizin olması, tutarlı olmanız ve her anlamda bir profesyonel olmanız.

Dilek DUMAN / DenizBank BT ve Destek Operasyonları Genel Müdür Yardımcısı
“Yıkılmaz bir özgüven gerekiyor”

Dünyada ve ülkemizde STEM dendiğinde akla hep erkekler geliyor. 21 yüzyılda bile bu konuda yol alamamış olmamız çok üzücü. Liselerdeki kızlarımızla yaptığımız söyleşi ve seminerlerde çevrenin ve ailelerin yönlendirmelerinin ne kadar baskın olduğunu ve lise çağındaki kızlarımızın bırakın mühendis olmak gibi bir hayal kurabilmelerini, teknik lisede teknoloji bölümünde okuyan kızlarımızın bile maalesef yanlış bölümdeyim ah ne yapsam da farklı bir bölüme geçsem, nasıl bu yanlıştan kurtulsam dediğini, çıkış yolu aradığını üzülerek görüyoruz. Bu gençlerimizin çevrelerinde örnek rol modeller olmadığı için mühendislik işini ve teknoloji uzmanlığını sadece erkekler yapar diye düşünüyorlar. Şans eseri mühendislik okuyan, teknoloji konusunda uzmanlaşan kadınlarımız ise azınlık durumunda. Bunu başaranlar iş yaşamında çok başarılı oluyorlar. Çünkü bu seçimi yapabilmek ve üstelik eğitimi tüm çevre baskısına rağmen sürdürebimek ve hatta ısrar edip mezun olduktan sonra bu alanda iş sahibi olabilmek yıkılmaz bir özgüven gerektiriyor. Tüm bu zorluklara rağmen Türkiye’de teknoloji alanında kadın uzmanlarımız, başarılı yönetici kadınlarımız var. Üstelik dünyayla, Avrupa ile, Amerika ile kıyasladığımızda ülkemizdeki teknoloji kadın çalışan oranları çok daha yüksek. Hayatta her ne yaparsanız yapın severek yapın, kendinize güvenerek yapın. Kişinin sevdiği konuda emek harcaması, çok çalışması bir yükten çok bir keyif haline geliyor. İşte bu şartlarda da başarı kendiliğinden geliyor. Başarının tek sırrı sevdiğin işi yapmak ve kendine güvenmek. Çalışan tüm kadınlarımızın işlerini sadece beyinleriyle değil ruhlarıyla da yaptıklarını görüyorum. Bu ise başarıyı artırıyor. Ruhumuzu işimize katarken, işte aldığımız eleştirilerin kişiliğimize değil iş yapış tarzımıza yapılan eleştiriler olduğunu bilmeli ve eleştirinin, yaşadığımız her zorluğun üstesinden geldikçe bizi geliştiren bir şans olduğunu bilerek yolumuza devam etmeliyiz.

Nevin ÇİZMECİOĞULLARI / IDC Türkiye Ülke Direktörü
“Kadınların yönetimdeki oranları sadece yüzde 21”

Açıkçası ben sektördeki 30 yılımda teknik rollerde herhangi bir tepki ya da önyargıyla karşılaşmadım. Bence Türkiye’de bir çok ülkeye göre daha çok kadın var sektörde, özellikle yurt dışında kadınlar daha çok pazarlama iletişim rollerinde iken, Türkiye’de çok sayıda ülke müdürü, satış-ürün yönetimi pozisyonlarında kadın var. Bütün dünyada kurumlar çalışan kadın erkek sayılarını dengelemek ve yönetimde kadınları eşit temsil etmeye özen göstermeye başlamalarının nedeni sadece sosyal sorumlulukları değil, aynı zamanda şirketlerin verimliliklerini, karlılıklarını artırmak için gerekli olduğunun farkında olmalarıdır. Ülkemizde de hemen her holdingte, global şirkette, teknoloji tedarikçisinde benzer bir oluşumla bu konuya dikkat çekilmiş durumda. IDC Global verilerine göre; Amerika’da çalışanların yüzde 47’si, üniversite mezunlarının yüzde 57’si, sağlık sektörü çalışanlarının yüzde 75’i kadın. BT sektöründe kadınların oranı yüzde 25. Bilgisayar bilimleri mezunlarının yüzde 18’i, bilgisayar programlama mezunlarının yüzde 13’ü kadın, patenti olan kadınların oranı yüzde 8 ve yatırım alan girişimcilerin sadece yüzde 2’si kadın. Tüm dünyada makineleşme ile birlikte azalan kas gücü ihtiyacı nedeni ile istihdam hizmet sektörüne yönelmiş durumda ve bu da kadınların çalışma hayatına girmelerini kolaylaştırıyor. IDC’nin globalde yapmış olduğu bir araştırmaya göre mevcut durumda kadınların yönetimdeki oranları sadece yüzde 21. Her çalışan için ücret ve yan olanaklar birinci öncelik, kadın için ilerleme ve kariyer, erkek için yeteneklerin geliştirilmesi ve gelecekte de iş bulabilme ön planda. İngiltere ve Amerika’da yapılan incelemelerde aynı pozisyonlarda kadınlara daha az ücret ödendiği tespit edilmiş. Profesyönel mentorlük alanların almayanlara göre yüzde 15-16, Erkek mentörü olan kadınların-kadın mentor olanlara göre yüzde 13 daha fazla maaş aldıkları ispatlanmış. Bulut, Siber Güvenlik, Yapay Zeka, Kodlama, Müşteri Deneyimi, Blok Zincir dünyada en gündemdeki kadınları bekleyen potansiyel alanlar.

Pınar CİNALİ / BA-Works, UXservices & Explori Ortağı
“Kadınlar insan odaklı bir ekosistem yaratabilir”

Bir kadın olarak teknoloji sektöründe var olabilmek ve yılmadan güçlü olmayı başarabilmek için aslında tek ihtiyacımızın özgüven olduğunu düşünüyorum. Güçlü iletişim becerileri, duygusal ve sezgisel zekaları sayesinde kadınların çok daha fazla değer üretebileceklerini ve iş hayatına kadın dokunuşu sağlayarak daha fazla ‘insan odaklı’ bir ekosistem yaratabileceklerini düşünüyorum. Özellikle teknolojinin erkek işi olduğuna dair yaratılmış önyargının sadece iş hayatında değil öncesinde aldığımız üniversite eğitim süreçlerinden itibaren yıkılması gerektiğine inanıyorum. Bir elektronik mühendisi olarak üniversite hayatımda 30 kişilik bir sınıfta 6 kadın nüfusu olan bir ortamda eğitim aldım. O dönemlerde mühendislik bölümlerinde kadınların sayıca az olması ilerisi için büyük bir soru işareti oluşturmakta ve dönem dönem cesaret kırıcı olabilmekteydi. Ama artık bu sayıların gün geçtikçe artıyor olması umut veriyor. Global firmaların Türkiye organizasyonları öncü olmakla beraber birçok kurum içerisinde pek çok kadın lider görmeye başladık. Sayıca daha az kadın çalışanı ve lideri olan birçok kurumun ise “bu sayıyı nasıl arttırabiliriz?” konusunda çözümler geliştirdiklerini görüyoruz. Yurtdışında uygulanan terfi süreçlerinde kadın-erkek oranlarının iş kuralları çerçevesinde dengelenmesi, annelik haklarının kurumlar tarafından daha fazla zenginleştirilmesi, esnek çalışma saatleri ve evden çalışma imkanı gibi İK politikalarını ve çalışan deneyimini pozitif etkileyen bu olanakları çok fazla kurum içerisinde görmeye başladık. Teknoloji sektöründe iş analizi, yazılım testi, kullanıcı ve çalışan deneyimi tasarımı alanlarında eğitim, danışmanlık ve tasarım çözümleri geliştiren bir kurum olarak biz de kadın istihdamı konusuna çok önem veriyoruz. Çalışan sayımızın yüzde 70’ini mühendislik, tasarım ve psikoloji gibi farklı branşlardan mezun kadınlar oluşturmakta.

Derya AKSOY / Fortinet Türkiye, PUB CIS Bölge Başkanı
“Kadınlar sorunları daha hızlı çözebiliyor”

Teknoloji sektörü daha çok erkeklerin bulunduğu ve erkekler tarafından tercih edilen bir alan olarak algılanıyordu. Ancak teknoloji sektörü, bugün en etkili sektörler arasında yer alıyor ve teknolojiyle birlikte ilerleyen dönüşüm sayesinde toplumsal cinsiyet ezberlerinin de değişmeye başladığını gözlemliyoruz. Dev teknoloji şirketlerine liderlik eden ve pek çok kadına ilham kaynağı olan kadın yöneticiler de bunun en güzel örneği. Geleceği inşa eden teknoloji sektöründe dünyayı güçlendirecek inovasyonların istenilen başarıyı sağlaması için teknoloji dünyasına kadınların gözünden bakabilmek, daha çok kadını dahil etmek ve gelecekte bilimsel alanlarda çalışmak isteyen kadınları cesaretlendirmek gerekiyor. Aynı zamanda eğitim konusunu unutmamak gerek. Kadınların teknoloji dünyasına liderlik edebilmesi için eğitim hayatları sırasında kız çocuklarımızın bilime ve teknolojiye yönlendirilmeleri gerekiyor. Bu konulara ilgi oluşturmak ya da olan ilgiyi geliştirip eğitimin bu alanda devamını sağlamak için eğitimcilere ve ebeveynlere büyük rol düşüyor. Son dönemde robotik ve kodlama gibi eğitimlerin henüz anasınıflarında veriliyor olması, cinsiyet fark etmeksizin tüm çocukların teknolojiye yakınlaşması ve yapabileceklerinin farkına varması çok sevindirici. Kadın yöneticilerin empati kurmaya ve takım çalışmalarına yatkın olmaları, sorunları da daha hızlı çözmeye olanak sağlıyor. Bu yüzden kadınlar kendilerine daha fazla güvenmeli ve üst düzey görevler için cesur bir şekilde aday olmalı. Dünyaya ve sektöre yön veren gelişmelere ayak uydurmak için dijital dönüşümü şekillendiren trendleri, teknolojik gelişmeleri ve sektör dinamiklerini sürekli takip etmelerini tavsiye ediyorum. Kadınlar kendilerini ne kadar donanımlı hale getirirse, bu bilginin ve donanımın verdiği güçle içlerindeki potansiyeli ve cesareti o kadar kolay açığa çıkarabilecekler. Bu bağlamda, kariyerinin başındaki genç kadınlara ve öğrencilere en değerli önerilerim, her şeyden önce cesur olmaları ve kendilerine güvenmeleri.

Aylin Tülay ÖZDEN / Doruk Kurucu Yönetim Kurulu Üyesi
“30 yılda hiç ayrımcılıkla karşılaşmadım”

Teknoloji sektörünün diğer pek çok sektörden farklı olarak özellikle akıl, mantık ve matematiksel yaklaşıma itibar eden, var olduğu çağın ilerisindeki dönemleri de hesaba katan kişilerden oluşan bir sektör olduğunu söyleyebiliriz. Dolayısıyla sektörümüz, bu özelliklere sahip herkesi kapsıyor. Güçlü olmak için güçlü bir altyapıya sahip olmanın yeterli olduğunu düşündüğüm teknoloji sektöründe cinsiyetin bir önemi olmadığını söyleyebilirim. Üretim ya da madencilik gibi sektörler beden gücü anlamında daha yüksek dayanıklılık gerektirdiği için kadınlar adına uygun olamayan tarafları olabilir ancak teknolojide bu ayrımın olmadığını düşünüyorum. Teknoloji sektöründe çoğunlukla işler beyin gücüne dayalı olduğu için kadınlara da ideal bir alan sunuyor. Bu sektörde 30 yılı aşkın süredir aktif olarak faaliyet gösteriyorum ve bu süre zarfında cinsiyetçiliğe dayanan herhangi bir ayrımcılık yapıldığına rastlamadım. Önemli olanın bilgi, beceri ve sonuç üretme başarısı olduğunu düşünüyorum. Türkiye’nin, kadınların iş yaşamında ve teknoloji sektöründe geri plana itilmediği modern ülkelerden biri olduğunu düşünüyorum. Özellikle matematik ve fen bilimlerine yakın olan gençlerimiz cinsiyet ayrımına maruz kalmaksızın teknoloji dünyasında kendilerine seçkin yerler edinebiliyorlar. Sektörümüzde kadınların yönetiminde olan pek çok başarılı işe tanık olduğumu söyleyebilirim. Hemen her işte ve sektörde olduğu gibi var olan işe gerçekten önem vermenin ve çalışkan olmanın üst pozisyonlara ulaşmada kritik rol oynadığını söylemek mümkün. Sonuç odaklı yaklaşım da başarmanın olmazsa olmazı. Teknoloji sektöründe cinsiyet odaklı düşünmeden, gündemi, yenilikleri, ihtiyaçları ve geleceği sürekli ve doğru şekilde analiz edip bu doğrultuda kendini her daim güncelleyerek ve en önemlisi başarı inancını hiç yitirmeden yol almak gerektiğine, böylelikle kariyer basamaklarının rahatlıkla çıkılabileceğine inanıyorum.

Dr. Verda EMİROĞLU / Stravision Kurucu
“Önce kendi bilinçaltı bariyerlerinizi kaldırın”

Teknolojideki değişimin hızı, yeni ekonominin ve gelecek resminin kural ve koşullarını belirliyor. Bu teknolojileri araştıran, tasarlayan, geliştiren ekiplerin içinde ancak kadınların olması ile 360 derece bakış tamamlanabilir. Günümüzde başarılı projelerin multidisipliner yaklaşımla geliştirilebileceği hususunda hemfikirken, kadının renkli ve çok boyutlu düşünme, üretme potansiyelini gelecek için kullanmak çok daha kritik bir hale geldi. Güzel haber; girişimci gençlerle, üniversite öğrencileriyle, danışmanlık yaptığım teknoloji şirketleri ile yolculuğumda, çalıştığım ekiplerdeki kadın sayısı erkeklerle oldukça dengeli. Dikkat edin, son yıllarda başarı öyküsünü dinlediğimiz, yatırım alan, globale açılan şirketlerin kurucuları arasında çok sayıda kadın var. Kadınlar kadın oldukları için değil, farklı bakış açıları getirdikleri, çözümleri çeşitlendirdikleri, doğal dengeyi iş dünyasına da taşıdıkları için desteklenmeliler. Daha esnek, daha renkli, daha yaratıcı, fark yaratan iş modelleri, çözümler ile ekonomik değer yarattıkları için. Bugün zor olan, teknolojinin değişim hızını yakalamak. Her gün kendimizi geliştirmemiz gerekiyor. Araştırmaya, okumaya, uygulamaya ara verdiğiniz anda yakalamak çok zor. Bunun da cinsi yok işte. İstatistiklere bakınca dünyanın en büyük 500 şirketinin yalnızca 33 tanesinin liderinin kadın olduğunu görüyoruz. Bu rakamı iyi analiz etmek gerekiyor, temel nedenlerine inmek. Sektörün yapısından ya da o alanda yetkin kadın aday bulunmadığından mı? Ya da birbirine yakın yetkinlikte iki cins adaydan erkek olanın tercih edilmesinden mi? Gerçek sebeplere indikçe konuyu çözümlemek ve buna göre bir plan yapmak mümkün olacak. Benim teknoloji alanında çalışan ya da çalışmak isteyen kadınlara çok temel üç tavsiyem var; Önce kendi bilinçaltı bariyerlerinizi kaldırın. Kariyerinizle özel yaşamınız arasında bir tercih yapmak zorunda olduğunuzu kabul etmeyin. Siz karar verici konumuna geldiğinizde başka kadınların gelişiminin de parçası olun.

Şehlem AKBULUT / Paymes Kurucu Ortağı
“Teknolojiyi erkek egemen gören şirketlerin geleceği yok”

Bir kadın olarak teknoloji sektöründe güçlü olmayı başarmak ne kadar zor sorusuna bundan 10 sene önce olsaydı bu soruya cevabım büyük ihtimal çok zor olurdu. Her ne kadar o zamanlar üniversitede olsam da okuduğum bölümde, mühendislikte 60 kişi içinde sadece 10 kadındık. Fakat şimdi bakıyorum; o 10 kadın da gerçekten herkesten daha iyi şirketlerde ve pozisyonlarda. Ben bu konuda biraz şanslıyım. 2013’ten beri yönettiğim her 2 şirketin de ana hedef pazarının çoğunluğunu kadın satıcılar oluşturuyor. O yüzden motivasyon olarak başarılı olmam Ayşe teyzenin yaptığı el emeği oyuncaklarını satmasına, kendisine daha fazla güvenmesine ve yaptığı işi geliştirmesine sebep olabiliyor diyebilirim. Teknoloji sektöründeki kariyerim boyunca, evinden bir şeyler üreterek sıfırdan başlayan birçok kadının markalara sahip olduğunu, işyerleri ve butikler açtığını görme şansım oldu. Bu da iş hayatında karşılaştığınız birçok güçlüğe baş kaldırmak için tek başına yeterli diyebilirim. Biz şirket olarak her anlamda cinsiyet eşitliğine inanıyoruz ve olabildiğince farklı görüşten insanlarla çalışmayı tercih ediyoruz. Sadece erkeklerin konuştuğu herhangi bir sektörün kalacağına da artık inanmıyorum. Kadınların zorluklar ile yeniliklerden beslenmediğini düşünüyorum. Teknolojiyi hala erkek egemen kültürün bir parçası olarak gören şirketlerin de çok uzun soluklu bir geleceklerinin olmayacağını düşünüyorum. Sektörde kadın çalışanın az olması kadın lider/yönetici sayısının da azlığına yol açabiliyor. Kendi potansiyelini bilen ve kendine güvenen her kadın, uzmanı olduğu her işte zorluklarla başa çıkabilecek çözümler üretebilir. Zaten asıl başarısı da buradan gelir. İşinde başarılı, kendine güvenen, açık fikirli ve uyumlu bir kadınla her vizyon sahibi şirket, pozisyon fark etmeksizin ayrımcılık yapmadan çalışmak ister. Kadınlar olarak biz uzmanı olduğumuz işlerin arkasında durmaktan, fikir beyan etmekten çekinmemeli ayrıca hem cinslerimizin söz sahibi olmasını da desteklemeliyiz.

Tuğba ŞİŞİK / Zyxel Türkiye Genel Müdürü
“Bilişimde çalışan kadın sayısı 24 bin”

Erkek egemen sektörde bilişimci kadınların cam tavanları kırması pek kolay olmuyor. 2019 verilerine göre Türkiye’de bilişim sektöründe çalışan kadın sayısı 24 bin 300. “İnsanlardaki önyargıyı parçalamak, benim atomu parçalamamdan çok daha zor” demiş Einstein. İşte bu önyargıları yıkmak ve sesimizi duyurmak için kadınlar olarak önce gücümüzü fark etmemiz gerekiyor. Duygusal olarak nitelendirilen kadınları iş alanında değerlendirdiğimizde; kadınların yönettikleri ekiplerin aidiyet duygusunun daha fazla olduğunu görüyoruz. Ağ kurma, özünde başka insanlarla bağlantı kurmaktır ve bu da kadınların uzman olduğu bir alandır. Bağlantı kurmak kadınların DNA’sında var. Kadınların, sıkı bir kadın arkadaş grubu olsa da, erkeklerin uzmanlaştığı gibi iş alanında güçlü ağları oldukça sınırlıdır. Kadınların erkek ağ kurma modelini daha çok benimsemeleri gerektiğini düşünüyorum. Güçlü Ağ eşittir Kariyer Sermayesidir. Öte yandan Teknoloji gibi erkek egemen sektörlerde çalışan pek çok kadın zaman zaman toplantılarda kendini dışlanmış hissediyor. Bir kadın üst pozisyonlara yer almak istiyorsa yaptığı iyi işleri daha çok öne çıkarmalı ve cesur olmalıdır. Zira kadınların mütevazi yapısı bazen onların geri planda kalmalarına sebep oluyor. Erkekler, yönetim kurulu üyeliği için kadın çalışanlara göre çok daha talepkar. Kadınlar ise kendilerine teklif edilmesini bekliyor. Oysa iş dünyasında süreç bu şekilde işlemiyor. McKinsey’in yaptığı bir araştırmaya göre, cinsiyet eşitliğine önem veren firmalar sektör ortalamalarından yüzde 15 daha fazla getiri sağlıyor. Kadınların hakları ve refahı için harcanacak her 1 dolar, ekonomiye 20 yılda 30 dolar olarak geri dönüyor. Kadınlar kazandıklarının yüzde 90’ını ailelerine harcıyor. Erkekler yüzde 30-40’ını. Kızların ilk ve orta öğrenimine eklenecek her 1 yıl, ileride onların gelirini yüzde 15-25 artırıyor, ülkenin GSMH artış oranına her yıl 0,37 puan katkı yapıyor. Türkiye’de kadınların tam zamanlı çalışma hayatına katılımında yüzde 6’lık bir artış ise yoksulluğu yüzde 15 oranında azaltıyor.

Seniha KOÇYİĞİT / Softtech Genel Müdür Yardımcısı
“Kadın lider sayısının en fazla olduğu şirket Facebook”

Yeni girdiğim ortamlarda kişisel olarak ilk aldığım tepki, özellikle karşı cinse kendimi anlatırken ve geçmiş tecrübelerimi aktarırken karşı taraftaki “oldukça farklıymış” söylemiyle beraber gelen yüz ifadesi oluyor. Aynı tecrübe bir erkek tarafından aktarıldığında oldukça olağan karşılanırken siz anlatınca ilave sorular geliyor. Aslında yazılım ve teknoloji dünyasının tarihine baktığınızda, bu tarihe ismini yazdıran son derece etkili kadınlar var. Ada Lovelace, 1840’ların bilinen ilk kadın yazılımcısı. Jania Tsao tam bir başarı öyküsü, Linsky’i evinin garajında kurup Cisco’ya satan ve devamında tepe yönetiminde çalışmalara devam eden bir rol model. Cobol yazılım dili denince akıllara gelmesi gereken Grace Hopper ve çocuklara laptop için kolları sıvayan Mary Lou Jepsen, bu isimlerden yalnızca birkaçı. Son yıllarda teknoloji sektöründe kadın istihdamında, kurumlar özelinde lehte artışlar görünüyor olsa da henüz yeterli seviyede değiliz. Yine globalde orta ve üst düzey yöneticiler içerisinde kadın oranı ortalamada yüzde 20 iken ülkemizde bu oran yüzde 11-12 seviyelerinde. Felix Richter, Statista.com firma raporlarından derlenip Şubat 2020’de özetlenen verilere göre; Amerika’nın en büyük teknoloji şirketlerinde bile kadın çalışan oranları yüzde 42, 37, 34 oranları ile sırasıyla Amazon, Facebook ve Apple olarak görünüyor. Liderlik rollerindeki dağılımda en yüksek oran yüzde 33 ile Facebook’ta, yüzde 25 ile Microsoft beşinci sırada yer alıyor. Ülkemizde global oranlara ya da GAFAM’a ulaşmak için önce eğitim sistemi ve orta öğretim seviyesinde çalışmaları artırmamız gerekmekte. Bir kadın olarak üst pozisyonlarda yer alabilmek için hacıyatmaz olacaksınız, düşseniz de kalkacak, zorlansanız da devam edecek, kurum adına doğru için mücadele edeceksiniz. Karakterinizin oturmuş ve filtresiz olması gerek.

Çiler AY / Cbot Kurucu Ortağı
“Silikon vadisi de erkek egemen”

OECD ülkelerinde 2018’de yapılan araştırmaya baktığımızda, STEM alan mezunlarının sadece yüzde 37’sinin kadın olduğunu görüyoruz. Türkiye bu sıralamada 41 ülke arasında yüzde 37 ile lider durumda ancak teknoloji alanında çalışmayı tercih eden kadınların oranı sadece yüzde 9. Bilgisayar biliminde kesinlikle eril ya da dişi bir konu söz konusu değil. Fakat duruma yapay olarak erillik enjekte etmeye çalışılarak algı yönetimi yapılıyor. Kadınlar için zorluklar barındıran bir yapı haline getiriliyor. Pek çok kadın bu algı yüzünden erkeklerle aynı ya da daha üstün özelliklere sahip olsalar bile, işveren tarafından tercih edilmeme korkusu yaşıyor. Türkiye’de dünyadan farklı özel bir durum olduğunu düşünmüyorum. Silikon Vadisi’ne de gittiğinizde benzer bir erkek egemen durum var. Dünya Bankası’nın yayımladığı “Kadınlar, İş Dünyası ve Hukuk” raporuna göre dünya genelinde, erkek ve kadınlara yasal olarak eşit ekonomik haklar veren ülkeler Belçika, Danimarka, Fransa, Letonya, Lüksemburg ve İsveç. Türkiye ise listede 187 ülke arasında 85. sırada yer alıyor ne yazık ki. Türkiye’deki teknoloji şirketlerinin maaş politikalarına baktığımızda maaşlar arasında uçurum olmasa da erkeklerin bir adım önde olduğunu söyleyebiliriz. Teknoloji çok hızlı bir alan ve sürekli gelişen ve zorlu bir kariyer yolu sunan bir alan. Bu alanda üst seviyelere çıkan kadınlar genellikle odadaki tek kadın olmaya alışmak zorunda. Odadaki tek kadın olmak, üzerlerinde baskı yaratabilir bu baskıyı avantaja çevirmeleri için güçlü ve dingin bir duruş sergilemeleri gerekir. Teknoloji alanında yükselen kadınlar, insanlara kodların sadece bir yazılımın nasıl çalıştığının algoritmaları olmadığını gösterebilen kadınlardır. Teknolojinin temelinde yaratıcı olmak, insanlığın sorunlarını çözebilmek ve hayata dokunabilmek vardır. Ben bunun tam bir kadın işi olduğunu ve algoritmaların da ötesinde bir değer olduğunu düşünüyorum.

Dr. Aytül ERÇİL / Vispera Kurucu Ortağı
“Kadınlar kendi yeteneklerini önemsiz, erkekler olduğundan fazla görüyor”

Birçok girişim BT temelli olduğu için kadın sayısının bu alanda fazla olmaması, kadınların girişimlerinin daha az sayıda olmasının önemli bir nedeni olarak dikkat çekiyor. Dünya geneline baktığımızda birçok kadının büyük şirketlerde yönetici pozisyonlarında yer aldığını görüyoruz. IBM CEO’su Ginni Rometty, YouTube CEO’su Susan Wojcicki, Oracle CEO’su Safra Catz gibi birçok örnek vermek mümkün. MIT gibi neredeyse tüm dünyanın tanıdığı üniversitelerin başkanlık pozisyonlarına ek olarak Harvard ve Yale gibi üniversitelerin dekanlık koltuğunda oturan kadınların oranı genele göre yüksek. Ancak bu örnekleri artırmak için yapılması gereken birçok şey var. Bunların başında kültürel ve sosyal engelleri aşmak geliyor. Dünyanın yüzde 70’i, erkek olmakla bilim insanı olmak arasında bir bağlantı olduğunu düşünüyor. Bunu değiştirmeye başlamak için çocukların kitaplarına bakabiliriz. Kitaptaki mühendisler erkek olarak resmedilirken, öğretmenler ve hemşireler ise kadın oluyor. Kadınların kendi yeteneklerini önemsiz gördüğünü, öte yandan erkeklerin ise olduğundan fazla gördüğünü gösteren birçok araştırma var. HP’nin gerçekleştirdiği bir araştırma ise bu durumu somutlaştırdı. Araştırmada kadınların bir terfi için gerekliliklerin tamamını karşılamadığı sürece harekete geçmediği görülürken, erkekler yüzde 60’ını karşıladığında o terfi için başvuruda bulunuyor. Network oluşturmak da bu sorunun bir boyutu. Kadınların yaptığı araştırmaların ticari potansiyelinin kabul edilmesine yardımcı olacak ve sonrasında bu araştırmayı başarılı bir şekilde pazarlamasını sağlayacak bağlantılara sahip olma veya bu bağlantıları oluşturma ihtimali, erkeklere göre daha az. Yüksek teknoloji şirketlerinin danışma kuruluna baktığınızda yüzde 6,5’inin kadın, kalan yüzde 93,5’inin ise erkek olduğunu görüyoruz.

Gül Gürer ALİMGİL / SGM Kurucu Ortak
“Teknoloji değil tüm sektörlerde işimiz daha zor”

Başarmak için cinsiyet farkından çok daha önemli olanlar, çok araştırmak, çok çalışmak, hedeflere odaklanmak gibi konular. Her sektörde olduğu gibi teknoloji sektöründe de kadın girişimci olarak başarmak biraz daha zor. Ancak ortaklarım, genç, dinamik ve bilgisayar mühendisi olunca işim çok kolay oldu diyebilirim. Meslekler kadın işi-erkek işi diye ayrılmış olsa da artık herkes her işi yapıyor. Ataerkil toplum anlayışının getirdiği bazı zorluklarla karşılaştığımız doğru. Kadın olarak sadece teknoloji değil tüm sektörlerde işimiz daha zor. Ancak bu durum sektörden ziyade aile hayatı, ev düzeni, doğum, çocuklar gibi sorumlulukların kadında yoğunlaşmasından kaynaklanıyor. Yoksa mesleğinizi hakkıyla yaptıktan sonra başarılmayacak iş yoktur. Başarılı ve konuya hakim olduğunuz sürece sorun olmuyor diyebilirim. Neticede ilk karşılaşılan direnç bilgi düzeyi fark edilince kolaylıkla kırılmış oluyor. Sektörde kadınlarımızın durumuna bakacak olursak, dünyadaki örnekleri, yakın çevremde ve ailemde gözlemliyorum ve gelişmiş ülkelere nazaran bizim toplumumuzda nispeten daha zor olduğunu söyleyebilirim. Bir kadın olarak üst pozisyonlarda yer alabilmek için nasıl bir karakter veya duruş gerekir diye soracak olursak, karakterden önce tecrübe, birikim, network ve üst pozisyonlara gelene kadar yapılan işler çok önemli. Bütün bu birikimler zaten bir duruş gerektiriyor ve tüm ekibe iyi örnek olmak, çok çalışmak, zamanlama, doğru açılımları ve yapılanmaları gerçekleştirebilmek, şirket içinde çalışanlarla ve şirket dışında müşterilerle ve çözüm ortaklarımızla her zaman iyi ilişkiler içinde olabilmek, doğru, şeffaf ve dürüst olmak çok önemli. Üst pozisyonlara gelebilmek için de bütün bu hamleler aşamasında yaşlar da ilerliyor ve sonrasında diğer kademelerde çalışanlar nerdeyse çocuklarınız ile aynı yaşta olunca o zaman dikkat edip, karakter ve duruş olarak profesyonel bakmayı sağlamak gerekir.

Alev AKKOYUNLU / Bitdefender Türkiye Operasyon Direktörü
“Siz mi arızayı çözmek için geldiniz?”

Çalışmaya başladığım ilk yıllarda teknik servis departmanında işe başlamıştım. Bilgisayarlarında teknik bir sıkıntı yaşayan müşterimizin sorununu çözmek için ben gitmiştim. Firmanın yetkilisine sorunlarını açıklamasını istediğimde, gözlerini devirerek baktığı anı hala hatırlıyorum. Bana “Siz mi arızayı çözmek için geldiniz?” diye küçümseyen ve buna inanmayan bir soru sormuştu. Benim için gerçekten can sıkıcıydı. İçimdeki öfkeyi dışarıya yansıtmamaya çabalamıştım. Sorunu çözüp bu kişiye alması gereken cevabı vermeliyim demiştim. Kısa süre sonra da sorunu giderdim ve bilgisayar sistemleri artık çalışmaya başlamıştı. Sanırım iş hayatım boyunca başardığım bir şeyden duyduğum en büyük hazzı o gün hissetmiştim. Eminim bu ve buna benzer birçok şeyi hemcinslerim yaşıyor. Ben bu tip ön yargıları kırmanın yolunu çalışıp zor olanı yaparak, hatta erkeklerden daha da iyi yaparak buldum. Türkiye’de birçok teknoloji şirketinin başında artık kadınlar da rol alıyor. Ülkemizde bu konuda çok fazla bir engel olduğunu düşünmüyorum. Elbette her sektörün kendine göre dinamikleri var. Teknolojik altyapısını geliştirmeyen, değişime ayak uydurmayan şirketlerin yaşam süresi giderek kısalıyor. Bunun için hızlı, çevik ve dikkatli olmanız gerekiyor. Hiç mütevazı olmadan söyleyebilirim ki bu özellikler erkeklerden çok kadınlarda var. Biz aynı anda ev idare edip, çocuk bakıp, işimizde çalışıp başarılı olabilen varlıklarız. Aynı anda birden fazla işi yapabiliyoruz. Bizi erkeklerden ayıran diğer bir özelliğimiz de duygularımız. Erkekler için siyah ve beyaz, belki arada bir gri renk vardır. Biz kadınlar ise gök kuşağı gibi tüm renkleri içimizde barındırıyoruz. Aslında bakarsanız bu bizim için bir avantaj ve bunu keşfedip menfaatimiz için kullanabilirsek mükemmel bir özellik haline dönüşüyor. Profesyonel yaşamda kendi adıma duygularımı kontrol altına alıp olaylara empati kurarak objektif bir bakış açısıyla yaklaşmanın önemli olduğuna inanıyorum.

Serap GÜNAL / Siberasist Genel Müdürü
“Kadının teknik bilgisi olamayacağına inanan bir toplumuz”

Çalışma hayatımın son 20 yılında bilişim sektöründeydim. Türkiye’nin bu konudaki kadın istihdamı ve bakış açısına adım adım şahit oldum diyebilirim. Maalesef, kadının teknik bilgisi olamayacağına inanan bir toplumuz. Ancak son 10 yıldır, inatla ve azimle teknolojiye ilgi duyan kadınlar sayesinde, bakış açısı az da olsa değişti. Kadınların doğasındaki yönetim becerileri ve anaçlıkları ile teknik bilgi birleşince ortaya muhteşem kadın yöneticiler çıktı ve büyük teknoloji firmalarını onlar yönetmeye başladı. Teknolojik konular 10 yıl öncesine kadar erkek egemenliğindeydi. Ama artık öyle değil. Eskiden telefonda bir kadın sesinden teknik danışmanlık bile almayı yadırgayan toplumumuz, bu duruma çoktan alıştı. Kadınların en detaylı teknik konularda bile erkekler kadar ve hatta fazla bilgiye sahip olabileceğini kabullendi diyebilirim. Kadın hem becerikli, hem estetik, hem de bilgili olabilirmiş. Türk insanı bence buna hızlı adapte oldu. Türkiye’de kadınlar artık her yerde aktif rol alıyor. Bu değişim rüzgarını memnuniyetle takip ediyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızın da konuya bakış açısını, kadınlara verdiği aktif roller vasıtasıyla gözlemliyorum. Her şeyin daha iyi olacağından şüphem yok. Ayakları yere sağlam basan ve doğruyu kendi çıkarına ters düşecek dahi olsa savunan kadınlar, her yönetim kademesinde başarılı olurlar. Her yöneticinin yapması gerektiği gibi adil ve dünyadaki gelişmeleri yakından takip edecek merak ve ilgide olmaları gerekir.

Işın SAĞLAM / Messe Frankfurt İstanbul Genel Müdürü
“Kadın istihdamında Hindistan ve Malezya başı çekiyor”

Bir kadın olarak birçok sektörde güçlü olmayı başarmak, birçok kadın için hiç de zor olmasa gerek. Asıl mesele, özellikle erkek egemen sektörlerde öncelikle, varlık gösterebilmekte. Avcı toplayıcılıktan tarım toplumuna, tarım toplumundan sanayi toplumuna ve şimdilerde Endüstri 4.0’dan Dijital Çağ’a geçtiğimiz yüzyıllar boyunca, tarihin farklı zamanlarında kadınların konumu özellikle biyolojik farklılık sebepli olarak hep tartışılagelmiş. Tarım toplumuna geçildiği dönemden başlayan ve fiziki güç gerektiren sabanın kullanımını ele alan erkek, gücün de sahibi olmuş ve kadın bunun doğal bir sonucu olarak arka plana itilmiş. Kadın artık günümüzde, fiziki üstünlük gerektirmeyen birçok iş kolunda yüzyıllar önce kaybettiği haklarını geri alıyor. Örnekse, yazılım ve kodlama alanında Hindistan’da, yüzde 40’ın üzerinde kadın istihdama katılırken, bunu benzer oranlarla Malezya’lı kadınlar izliyor. Dünyanın ilk yazılımcısı bir kadın. Doğu toplumlarında, örnekse Hindistan ve Malezya’da teknoloji alanında çalışan ve ebeveynlerin de destek verdiği çok ciddi oranda kadın var. Bugün Silikon vadisinde kadın yazılımcı oranı düşük. Diğer taraftan Hindistan ve Malezya’da teknoloji sektöründe çok yüksek bir oranda kadın istihdamı var. Dolayısıyla, gelişmiş ülke tanımını da gözden geçirmek gerekiyor diye düşünüyorum. Türkiye’nin teknoloji sektöründe bir oyuncu ya da öncü olabilmesi şimdilik, know how ithal etmesine ve devlet destekli politikalarla beyin göçünü durdurmasına bağlı. Zira, iyi eğitim almış iş gücümüz hem kadın hem erkek sayısı olarak yetersiz. Ben, demokratik ve modern bir ailede yetiştim. Kariyerimde fazlaca zorluk çektiğimi söyleyemem. Hatta birçok noktada pozitif ayrımcılığa bile karşı olduğum çok zamanlar oldu. Ancak, benim gibilerin zorluk yaşamamış olması, ülkemizin nüfusunun yarısını oluşturan kadınların da yaşamadığı anlamına gelmiyor. Dünyanın en gelişmiş sandığımız ülkelerinden, en gelişmemiş tabir ettiğimiz ülkelerine kadar birçok kadın birçok alanda, her tür hakları için hala savaşıyor ve savaşmaya devam edecek.

Nurcan Bıçakçı ARCAN / SAS Orta ve Doğu Avrupa, Rusya, Orta Doğu ve Afrika Bölgesi Pazarlama Direktörü
“Önyargılar Türkiye’ye has değil”

Teknoloji sektörünün erkek yoğun bir sektör olduğu doğru olmakla birlikte söz konusu başarılı olmak olduğunda kadın-erkek gibi bir ayrım olduğunu düşünmüyorum. Toplumun sadece bu alanda değil pek çok alanda önyargıları var ve bu önyargılar Türkiye’ye has da değil. En gelişmiş ülkelerde dahi farklı oranlarda bunları görmek mümkün. O önyargıları beslemek ya da onlara aldırış etmeden başarıya odaklanıp ilerlemek bizim elimizde. Dolayısıyla güçlü olmanın ilk şartı, hiçbir ön yargıyı önemsemeden kendimize koyduğumuz hedefe koşmak. Bu yolda biri bize ‘kadın’ olduğumuzu ve bunun bir çeşit engel olduğunu hissettirmeye kalkarsa da bir adım geri atmak yerine iki adım ileri atmak. Önemli bir uluslararası teknoloji şirketinde pek çok ülkeden sorumlu bir yönetici olarak rahatlıkla şunu söyleyebilirim: Türkiye’de bu sektörde çok değerli kadınlar var. Hatta sektörden çıkan pek çok kadının uluslararası sorumluluklar aldığını biliyoruz. Bu sektör özelinde dünyanın gerisinde olduğumuzu düşünmüyorum. Ancak genele bakıldığında yükseldikçe ve Yönetim Kurulu seviyesine gelindiğinde kadınların durumunun tüm sektörlerde sıkıntılı olduğunu görüyoruz. Türkiye’de borsaya kote 402 şirketteki yönetim kurulu koltuklarının sadece yüzde 16’sı kadınlara ait. Bu oranın artması için öncelikle biz kadınlar dik durmak, kendimize inanıp istekli olmak ve kimsenin bize ‘Sen kadınsın’ imasında bulunmasına dahi izin vermemek durumundayız. Yönetim Kurulu’nda Kadın Derneği’nde söylediğimiz gibi; Varız, buradayız, hazırız.

Simay DİNÇ / Women in Games Türkiye Kurucusu, Recontact Games Kurucu Ortağı
“Kadınlar oyun dünyasını henüz fark edemedi”

Oyun dünyasında kadın olmak erkek olmak diye bir cinsiyet ayrımı söz konusu olmamalı. Teknoloji ve sanatın yaratıcı formu olan bu dünyada üretim enerjisi ile motive olan sanatçılar, mühendisler, hukukçular, ekonomistler gibi farklı disiplinlerden gelmiş birlikte artı değer yaratan insanlar var. Raporlara baktığımızda dünyada oyun sektöründe kadınların oranının yüzde 28’e yükseldiğini görüyoruz. Türkiye’de yüzde 24 oranında. Oyun sadece erkek ya da kadın işi değildir, oyun 21. Yüzyılın kültür ve sanat eseridir, çeşitliliği farklı disiplinlerin harmanlanmasından gelir. İşletme okumuş biri olarak oyun sektörüne olan tutkum ve merakım ile bu alanda sıfırdan başladım, deneyimleyerek öğrenmenin ne kadar değerli olduğunu gördüm. Oynanabilir sanat üretmek mottosuyla kurduğumuz Recontact Games ile oyun endüstrisine giriş yaptığımdan bu yana hiç bir zaman kadın erkek ayrımcılığını hissetmedim, aksine evrenselliği hissettiğim bu sektörü kadınların henüz fark etmemiş olduğunu gözlemledim. Women in Games Türkiye’yi kurarak oyun sektöründe yer almak isteyen kadınlar için ücretsiz eğitimler, konferanslar, hackathonlar düzenledik ve heyecanla büyük projeler gerçekleştirmeye devam ediyoruz. Oyun endüstrisi, bilgisayar oyunu senaristliği, oyun kurgusu uzmanlığı, oyun tasarımcılığı, oyun ara yüzü tasarımcılığı ve geliştiriciliği, oyun programlama ve kodlama uzmanlığı, oyun yapımcıları ve oyun yayıncılığı, alt kategorilerini içeren yaratıcılık temelli çok disiplinli bir çalışma sahasına sahiptir. Bunu çeşitliliği fırsat olarak görüp farklı alanlardaki tecrübelerini, lokal değerlerini, entelektüel bilgi birikimini oyuna aktarırlarsa fayda ve fark yaratan eserler ortaya konulabilir.
—***—

ABD’NİN GÜÇLÜ TÜRK KADINLARI

ABD’de akıl teriyle en üst basamaklara çıkmayı başarmış Türk kadınlar, teknoloji sektöründe de ön plana çıkıyor. İşte sektörün en güçlü Türk kadınlarının kısa hikayeleri ve bize tavsiyeleri…

“BİZ OLSAK NAVİGASYONU ÇOK ÖNCEDEN BULURDUK”
*SEVAL ÖZ

Doktor Mehmet Öz’ün kız kardeşi Seval Öz, Silikon Vadisi’ndeki akıllı taşımacılık sistemi Continental Intelligent Transportation Systems (Akıllı Taşımacılık Sistemleri) firmasının ve yapay zeka şirketi Aurima’nın CEO’luğunu yapmış bir isim. 2014 yılına kadar da Google merkezde yeni teknolojilerden sorumlu isimdi. Google’un insansız araç projesinde çalıştı. Bugün ise Pioneer Electronics’te yönetim kurulu danışmanlığında.
“Kadınlar sayısal bilimlerde eğitim almalarına rağmen, iş hayatında kendini göstermede yüzde 14-18’lerde kaldı maalesef. Teknoloji alanına kadınlar daha önceden aktif olarak girmiş olsalardı şimdiye birçok şey farklı olurdu. Araç için navigasyon çok uzun yıllar önce keşfedilmiş olurdu mesela. Bu kadar rahatsız edici emniyet kemerleri de olmazdı. Araç içi kullanımı çocuklar için daha uyumlu olurdu. En basitinden kahve konacak bardaklık orta yere konulmazdı. Silikon Vadisi’ne gelmek isteyen kızlara tavsiyem, herhangi bir problemi çözmeyi kafaya koyarak gelmeleri. Cesur olmaları. Burası gerçek hayatın test merkezi. Asla asla demeden çalışan ve kendini kontrol etmeden aklını serbest bırakabilenler başarıyor.”

“AMERİKA’DA ERKEK HAKİMİYETİNE BAŞKALDIRDI”
*MAGDALENA YEŞİL

Silikon Vadisi’nin en ünlü kadınlarından biri. Aslen İstanbul Modalı. Stanford Üniversitesi’nde endüstri mühendisliği bölümünde okudu. Mezuniyetten sonraki ilk yıllarında yarı iletken tasarım mühendisi olarak çalıştı. Daha sonra yazılım alanına kaydı. 90’ların başında ABD’de evlere internet veren ilk servis sağlayıcı UUNet’te yönetici pozisyonunda görev yaptı. Alanında öncülerden biri olan elektronik ticaret ve internetten para transferi şirketi Cybercash’i, ardından MarketPay’i kurdu. Steve Jobs, Apple’ın başkan yardımcılığı için Yeşil’e iki kez teklif götürdü. Girişimci ruhu maaşlı bir işte çalışmayı engel gördüğü için ikisinde de Jobs’u reddetti. Yine o yıllarda girişim sermayesi fonu US Venture Partners’tan gelen teklifi ise kabul etti ve 8 yıl boyunca 30’dan fazla başarılı internet girişimini destekledi. Bugün piyasa değeri 120 dolardan fazla olan yazılım şirketi Salesforce’un ilk yatırımcısı oldu. Bugün kurduğu melek kadın yatırımcı ağı Broadway Angels’ta kafa avcılığı yapıyor.
“İngilizcede Broad kelimesi erkeklerin kadınları aşağılamak için kullandığı deyimsel bir anlamda kullanılıyor. İşte bu sebeple kadınlardan oluşan melek yatırım ağımızın ismini Broadway koyduk. Erkek hakimiyetinde olan teknoloji, girişimcilik ve yatırım alanında bir başkaldırma olarak düşünebilirsiniz. Kadınlar iş hayatında erkeklerin gerisinde kalıyor çünkü kadının aile gibi bir önceliği var. Bu olmasa, erkekler gibi tek önceliği işi olsa kadınlar erkeklerden daha başarılı olur. Çünkü biz aynı anda birden fazla işi yapabiliyoruz, beynimizi erkeklere göre daha etkin kullanabiliyoruz.”

“MÜHENDİSLİK OKUMAK BİLİNÇALTINI DEĞİŞTİRMİYOR”
*AYLİN UYSAL

ABD’li teknoloji devi Oracle’ın San Francisco ofisinde Kıdemli Tasarım Direktörü olarak görev yapan Aylin Uysal, ABD’nin en etkili 30 Türk kadını arasında yer alıyor. ODTÜ’deki eğitiminin ardından gittiği ABD’de, teknoloji alanında kariyerini inşa etti. Her fırsatta tasarımlarına Türk kültürünün tasarım anlayışının ışık tuttuğunu söylüyor. İznik çinileri, kilimler, Mevlana, Ayasofya, İstanbul, Süleymaniye, Efes, Ege köyleri, Türk çayı, Onuncu Yıl Nutku, Orhan Veli şiirleri gibi unsurlardan ilham alıyor.
“Kadınların teknoloji alanında yükselebilmeleri için ise daha çocukken doğru yönlendirmeler yapmak gerekiyor. Kız çocuklar da erkek çocuklar gibi mühendislik ve elektronikle ilgili oyuncaklarla oynayabilmeli. Bir kızın mühendislik okuması çocukluktan gelen bilinçaltını değiştiremiyor çünkü. ABD’de raspberrypi diye bir program var. Kız çocuklarını teknolojiye özendirmek için çeşitli etkinlikler yapılıyor. Ayrıca kadınların teknoloji sektöründe kendini gösterebilmesi için erkeklere de görevler düşüyor. Girdiğim çoğu toplantıda tek kadın ben oluyorum. Erkekler agresifler ve onların konuşmalarının arasına girip iki laf edebilmek zor oluyor. Erkekler bunu farkederek kadınlara kendini ifade edebilmesi için öncelik tanımalı.”

“TEK ŞANSIM VARDI; EN İYİSİNİ YAPMAK”
*MİRAY ALANLAR

Henüz üniversitedeyken kafasına Silikon Vadisi’ne girmeyi koydu. Çalışmak istediği firmanın bir ürününü kendi kendine analiz edip firmaya bildirerek, ilginç bir yöntemle işi kaptı. Böylece Vadi’nin kapıları da açılmış oldu. Snapchat’de ülke bazlı büyüme stratejileri ve programları üzerine çalıştı. Kadınların hayatlarını kolaylaştırıcı mobil uygulamalar konusuna yoğunlaştı. Silikon Vadisi merkezli bir mobil analatik ve ölçümleme girişimiyle birlikte “Mobile Growth Los Angeles” isimli toplantı ve etkinlikler düzenledi. Boş vakitlerinde de kendisinden yardım ve mentorluk talep eden Türk kızlarıyla Skype görüşmeleri yaparak tecrübelerini paylaşmaya devam eden Alanlar, şu anda Mozilla’da mobil ürün pazarlama müdürü olarak görev yapıyor.
“San Francisco’daki ilk aylarımda çok ağladığımı hatırlıyorum. Kendimi dil sebebiyle zaten kısıtlı olarak ifade edebiliyordum. Bir de beyin takımı erkeklerden oluşuyordu ve ben çoğu zaman kendimi toplantıların dışında buluyordum. Tek şansım vardı; ne yapıyorsam en iyisini yapmak. Yeni ekonomide kadının yükselme olasılığı, kendini keşfetmesi ve hep daha fazlasını istemeye başlamasıyla beraber gelecek. Türk kadını elindekiyle yetinmeyi bilen bir kadın. Erkeklerin çizdiği sınırlarda oynuyoruz. Daha fazlasını talep etmiyoruz. Doktorasını bile yapmış olan arkadaşlarımın çoğu önlerine gelen iş fırsatlarını hep teptiler. Ya erkek arkadaşları için ya da kendilerine gösterilen sınırlardan öteye geçmemek için. Kadınları erkek dünyasına rakip değil, tam aksine tamamlayıcı duygusal zekalar olarak görüyorum. Facebook Menlo Park kampusunu ziyaret ettiğim bir cuma günü, Mark Zuckerberg’in Sheryl Sandberg gibi şirketteki üst düzey kadın yöneticilerden mentorluk aldığına şahit olmuştum.”

“KADINLAR GELİŞMİŞ ÜLKELERDE BİLE HALA ÇEKİNGEN”
*ESRA GÜLER

Boğaziçi Üniversitesi Yönetim Bilişim Sistemleri bölümü mezunu olan Esra Güler, Google’a katılarak İstanbul, Londra ve San Francisco’daki global merkezinde pazarlama alanında çeşitli görevler yürüttü. Google’ın dijital reklam ajanslarıyla ilişkisini güçlendiren Google Partners projesini hayata geçirdi. Proje başarı kazandıkça önce Google EMEA bölgesi merkezi olan Londra’ya transfer olarak projenin bu bölgede hayata geçirilmesini, ardından Silikon Vadisi’ndeki genel merkezde tüm dünyaya yayılmasını koordine etti. Şu anda Google merkezde kurumsal ve tüketiciye yönelik pazarlama projelerini yürütüyor. Google’ın kız çocuklarını teknolojiye özendirmek için ilkokullarda yürüttüğü Made with Code eğitimlerinde de aktif rol alıyor.
“Gençkızlar bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarında eğitim alırlarsa, teknolojideki kadın istihdamı da yükselecektir. Zira gelişmiş ülkelerde bu alanlarda yetişmiş insan açığı var ve bu açık sürekli büyüyor. Ben herkesin süper gücü olduğuna inananlardanım. Kendi alanınızda en üst gruba girmek için yeteneklerinizin ve güçlü yanlarınızın farkında olmalısınız. Kadınlar maalesef gelişmiş ülkelerde bile iş ortamlarında çok çekingen davranıyor. Toplantılarda sessiz kalıyor, maaş zammı veya terfi beklerken bunu dile getirecek cesareti kendinde bulamıyor. Özgüvenlerini yükseltmeleri için teknoloji sektöründeki trendleri yakından takip etmelerini tavsiye ediyorum.”

“ARTIK ŞİRKETLER T MODEL ÇALIŞAN ARIYOR”
*AYŞENUR GÜLER

Türkiye’de telekom ve enerji sektörlerinde pazarlama, planlama ve operasyon alanlarında 10 yıl çalıştıktan sonra Londra merkezli Google EMEA ekibinin strateji ve operasyon yöneticiliği görevini üstlenen Güler, daha sonra Silikon Vadisi’ne yerleşerek teknoloji start-up’larına danışmanlık veren bir şirket kurdu. Kendi adıyla kurduğu danışmanlık firmasının misyonu, Güler’in kariyer hayatı boyunca üstlenmiş olduğu stratejik köprü kurma modeline dayanıyor. Amacı, dünyanın teknoloji ve inovasyon merkezi olan Silikon Vadisi ile buraya dışarıdan gelen girişimci, kurum ve akademik çevreler arasında işbirliği ve koordinasyonu güçlendirmek. Girişimlerin Silikon Vadisi’nde büyümesi için sermaye, stratejik yol haritası oluşturulması, koçluk, network, insan kaynakları ve şirket kurulumu için gerekli ihtiyaçların karşılanması alanlarında ekibiyle beraber hizmet veriyor.
“Artık şirketlerin aradığı insan modeli T modeli çalışanlar. Yani belli bir alanda uzmanlığa sahip ama aynı zamanda büyük resmi de görebilen, her şeyden biraz da olsa anlayan insanlar. Örneğin bir mühendisin teknik konudaki uzmanlığı T’nin dikey bacağını oluştururken, satış/pazarlama konusundaki genel bilgisi yatay bacağı temsil ediyor. Bu bağlamda benim önerim, herkesin uzmanlık alanının yanısıra kurs, kitap vs aracılığıyla donanımını geliştirmesi. Teknoloji sektöründeki iş yapış kültürü ve organizasyon modelleri, Türkiye’deki klasik hiyerarşik sistemlerden farklı. Yeni neslin daha şanslı olduğunu düşünüyorum. Eskiden sadece belirli grupların sahip olduğu bilgi, kültür ve fırsatlar, internet sayesinde çoğu kişinin ulaşabileceği bir yerde duruyor. Artık ufkunu açık tutan, duygusal zekasını entelektüel zekasıyla birleştirebilen her Türk genci dünya vatandaşlarıyla eşit şansa sahip.”

“BAŞARILI OLMAMIZ İSLAMOFOBİYE DUR DİYEBİLİR”
*NURGÜL YAVUZER

Nurgül Yavuzer, din görevlisi olan babasının ABD’ye tayini ile lise mezunu olarak geldiği ABD’de Maryland Üniversitesi’nde Bilgisayar Bilimi’nden mezun oldu. Kurduğu NurTech firması ile internet üzerinden bilgisayar satışına yoğunlaşan Yavuzer, zaman içerisinde satışı yavaş olan ya da piyasada değeri kalmayan elektronik ürünlerin birikmesi ve onları temizlemek düşüncesiyle NT Recling firmasını kurdu. Yavuzer, senede ortalama 120 bin bilgisayar, 60 bin lcd ekran, 27 bin laptopun geri dönüşümünü yapıyor.
“İslami hassasiyetlere dikkat eden her Müslüman bayanın örnek teşkil etmesi ve başarılı olması, günümüzde maalesef çok yaygınlaşmış olan islamofobiye dur diyebilir. Dünya nüfusunun yarısı bayan olmasına rağmen, bütün dünyayı yetiştirenlerin bayanlar olduğunu bilmek bizlere daha da çok görev yüklüyor. Herşeyden önce, ‘emin’ ünvanı alan Peygamberin (AS) ümmeti olduğumuzu hatırlar ve sorumluluklarımızı bu bilinçle yerine getirirsek, Allah’ın izniyle başarıya ulaşabiliriz. Amerika’da maaşlarda erkek ve bayanlar icin ücret farklılığının, hak ayrımının olduğuna dair duyumlarım var fakat biz şirketimizde çalışan elemanın cinsiyetine göre değil, şirkete sağlamış olduğu katkıyı baz alarak ödeme yapıyoruz.”

Yorum bırakın